8 Mart 2021 Dünya Kadınlar Günü Açıklaması || Öz İplik İş Sendikası Öz İplik İş Sendikası

8 Mart 2021 Dünya Kadınlar Günü Açıklaması


8 Mart Kadınlar eşit haklara ve fırsatlara eriştiğinde, sürdürülebilir barışçıl bir gelecek elde edebildiklerinde bahardır.


Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu(ETUC) Kadın komitesi başkan yardımcısı, Öz İplik İş Sendikası Kadın Komitesi başkanı ve Hak-İş Konfederasyonu Kadın komitesi başkan yardımcısı Fulya Pınar ÖZCAN, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada şunları söyledi:

8 Mart kadının eşitlik mücadelesinin, adaletin, emeğin, alın terinin demokrasinin mücadele tarihidir.

Fabrikalarda, tarlada, evde çalışan kadının, işte, okulda, sokakta, evde susturulmaya, bastırılmaya çalışılan sesinin özgürlük savaşıdır Kadınların hayatlarını yitirerek başlattıkları bir mücadele günüdür.

8 Mart kadınlar eşit haklara ve fırsatlara eriştiğinde, sürdürülebilir barışçıl bir gelecek elde edebildiklerinde kadınlara bahardır.

8 Mart Tekstil sektöründe çalışan kadınların hak mücadelesinde bir fabrikaya kapatılarak hayatlarını yitirerek başlattıkları bir mücadele günü.

8 Mart 1857’de Amerika’nın Newyork kentinde, on binlerce kadın tekstil işçisi “eşit işe eşit ücret, çalışma koşullarının düzeltilmesi, 10 saatlik işgünü ve oy hakkı için direnişe çıktılar.

Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti

Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi ve onlarca işçi yaralandı.

Bundan dolayı 8 Mart emekçi kadınlar günü, sömürü ve zulme karşı kadınların dayanışması, direnişi, özgürlüğe çağrısı olarak ortaya çıktı

Tekstil sektöründe çalışanları temsil eden bir sendika olarak bizim için bugünün anlam ve önemi çok daha büyük.

164 yıl önceki talepler; Kadın istihdamının düşük olması, kadınların karar alma mekanizmalarında yeteri kadar temsil edilmemesi, eşit işe eşit ücret ödenmemesi, kadınların daha fazla kayıt dışı istihdamda yer almaları, kadına yönelik şiddet ve taciz, iş ve aile yaşam dengesizliği gibi sorunlar bugün de varlığını sürdürüyor

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün hemen öncesinde, Türkiye'nin farklı yerlerindeki şiddet ve cinayet vakaları  kanımızı donduruyor.

Kadına yönelik şiddet, kültürel yapıdan kaynaklı töre cinayetleri, çalışma hayatında ve kadının günlük yaşamında uğradığı cinsel taciz. Aslında her birinin içeriği aynı. Kadına zulüm, kadının hayatına kast etmek ve kadının cinsiyetine yönelik  ayrımcılık….

Kadınlar, doğumdan ölüme kadar, savaşta da barışta da toplum ve aileler tarafından çeşitli şekillerde şiddete maruz kalıyor. Kadına yönelik şiddet, dünyanın tüm toplumlarında maalesef yaygın olarak uygulanıyor. Birçok kadın dünya çapında erkek şiddetine maruz kalıyor. savaşlarda bombalar altında bir anne ölüyor, küçücük kız çocuklarına tecavüz ediliyor, 7.5 aylık hamile kadın bebeğiyle birlikte eşi tarafından kesiliyor, boyacılık yapan koca, boşanmak isteyen 3 aylık eşini kelebek olarak bilinen bıçakla sokak ortasında delik deşik ediyor, nişanı bozdu diye genç kız öldürülüyor, tecavüzcüsüyle zorla evlenmek zorunda bırakılan, maruz kaldığı tecavüzün sorumlusu gibi görüldüğü için “intihar” adı altındaki cinayetlere kurban edilen kadınlar yüreğimizi sızlatıyor. Hikâyenin şekli değişiyor, kadının adı değişiyor ama bu vahşet hep aynı bilindik yüzüyle bitmek bilmeden karşımıza çıkıyor.

İnsan merkezli değil erkek merkezli sistemden kaynaklanan zulümler acımasızca, artarak devam ediyor. Cinayetlerinin ardından kurbanlar suçlu, suçlular "mağdur" ilan ediliyor. Şiddet, geleneksel kalıplarla meşrulaştırılıyor.

Kadına yönelik şiddetin, bildik hüzünlü acımasız yüzü, kültürel kabuller, toplumun ve devletin duyarsızlığı ile kartopu gibi büyüyor. Şiddet yalnızca bedenlere zarar vermiyor, kadınların öz güvenini, ihlale direnme ve hak arama isteğini de yok ediyor.

'Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünyada her üç kadından biri, yaşamının bir döneminde dövülüyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor ve diğer yollarla taciz ediliyor. Her 5 dakikada bir kadın da cinsel veya fiziki şiddete maruz kalıyor. Etiyopya'da kadınların yüzde 71'i, Japonya'da ise yüzde 15'i fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor, öldürülen kadınların yüzde 40-70'inin katili, yakın ilişki içinde olduğu partneri oluyor, beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya girişimine maruz kaldığını söylüyor.

Kadına karşı haksızlık ve şiddetin son bulması için çağdaşlaşmanın en büyük olmazsa olmazı olan erkek egemen anlayış terk edilmelidir. Şiddetle mücadele etmek için, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, kampanyalar düzenlenmeli, okullarda herkese insanı ve onun haklarını tanıtıcı bilinçlendirici çalışmalar yapılmalı, Kadınların ekonomik özgürlükleri için, çalışmalarının önündeki engeller kaldırılmalı, ancak işyerlerinde üstleri, çalışma arkadaşları tarafından çeşitli boyutlarda cinsel tacize uğrayan kadınların, hakları bakımından bilgilenmesi sağlanmalı ve işyerinde cinsel tacizin yaptırımlarının ağırlaştırılması gerekmektedir. Çalışan kadınların sosyal hakları, uluslararası kriterler çerçevesinde yasal ve pratikte korunmalıdır. Medya organları, kadın ve çocuklara yönelik şiddet içerikli haberler konusunda oto-kontrol mekanizmaları oluşturmalı, bu ve benzerlerini malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. Kadına yönelik şiddetin sorumluları yargılanmalı ve caydırıcı yasal tedbirler alınmalıdır. Şiddete maruz kalan kadınların haklarını bilmeleri için devlet birimleri tarafından kadınların bilgilendirilmelerine yönelik faaliyetlerin yürütülmesi gerekmektedir. Başvuru yollarının ayrıca ulaşılabilir olması gerekmektedir

Kadına yönelik şiddetle mücadele, devletin en üst düzey yetkililerinden bağımsız kişilere kadar herkesin sorumluluğudur.

Bu bilinçle ve işyerinde şiddetle mücadelede en iyi yaklaşımın şiddetin önlenmesi olduğu düşüncesiyle hareket eden sendikamız işyerinde kadına yönelik şiddet ve tacizin önlenmesi projesini hayata geçirmiştir.

Projemizin uygulanmaya başlamasının akabinde Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından(ILO), Haziran ayında gerçekleştirilen Uluslararası Çalışma Konferansında, çalışma yaşamında şiddet ve tacizle mücadeleye yönelik 190 sayılı Sözleşme ve 206 sayılı Tavsiye Kararı kabul edilmiştir.

Sözleşme, şiddet ve tacizin son bulduğu bir çalışma yaşamının, herkesin hakkı olduğunu vurgulamaktadır.

ILO Sözleşmesinin ülkemiz tarafından acil olarak kabul edilmesi için ortak anlayış ve işbirliğinin geliştirilmelidir

Kadına yönelik işyerinde şiddet ve tacizin sonlanmasının yanı sıra aile içi şiddetin önlenmesi için de sendikalar, işveren örgütleri ve sosyal tarafların birlikte çalışması ve mücadeleyi sürdürmesi çok önemlidir.

Cinsiyet Eşitliği ve Kadın çalışanların her alanda güçlenmesi için çok çeşitli projelere imza atan bir sendika olarak, her yıl kadınların hayatlarına yalnızca yaptığı basın açıklamalarıyla değil, aynı zamanda ürettiği somut projelerle ve bu projelerin çıktılarıyla topluma etki etmiş bir sendika olarak kadının güçlendirilmesi için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.

Kadınlara yönelik her türlü negatif ayrımcılığın son bulduğu, eşit işe eşit ücretin ödendiği, kadını aşağılayan, ikinci sınıf insan konumuna düşüren anlayışın yasalarla engellendiği ve cinsel suçların cezalarının arttırıldığı, Karar alma mekanizmalarında ayrımcı politikalar yerine cinsiyet eşitliği ve eşit temsil konusunda yasal düzenlemelerin yapıldığı, insan onuruna yaraşır iş, koşullarının sağlandığı  nice 8 Martları kutlamak dileğiyle 8 Mart, dünyanın dört bir yanında sömürüye, zulme ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele eden, işçi ve emekçi kadınlara kutlu olsun.

Öz İplik İş Sendikası Kadın Komitesi

Habere ait görseller

Yücetepe Mahallesi Akdeniz Caddesi No:19 Çankaya / ANKARA

Tel: +90 312 232 06 07 (Pbx) Fax: +90 312 231 99 95

wwww.oziplikis.org.tr e-mail : oziplikis@oziplikis.org.tr

SENDİKAMIZ ÜYESİDİR