ÖZ İPLİK İŞ 8.GELENEKSEL BASIN PROGRAMINA YOĞUN İLGİ || Öz İplik İş Sendikası Öz İplik İş Sendikası

ÖZ İPLİK İŞ 8.GELENEKSEL BASIN PROGRAMINA YOĞUN İLGİ


Genel Başkanımız Rafi AY ve Genel Başkan Yardımcılarımız, sendikamız genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya geldi.


Genel Başkanımız Rafi AY ve Genel Başkan Yardımcılarımız sendikamız tarafından geleneksel hale getirilen ve bu yıl 8’nci kez gerçekleştirilen “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Geleneksel Yemeği”nde basın mensupları ile bir araya geldi. 27 Temmuz 2023 tarihinde Ankara’da sendika genel merkezinde gerçekleşen programa, Genel Başkanımız Rafi AY’ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcılarımız Muzaffer Birdoğan, İbrahim Yıldız, Engin Doğan, Samet Ceylan, Genel Sekreterimiz Turgay Ulutürk ve  Basın Yayın Daire Başkanımız Didem Demir katıldı.

Genel Başkanımız Rafi AY, çok sayıda medya ve basın mensubunun katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada şu açıklamalarda bulundu:

“24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramınız Kutlu Olsun”

Bu yıl etkinliğimizi ilk kez sendikamız genel merkezinde gerçekleştiriyoruz.  Sendikamıza hoş geldiniz. 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı'nızı kutluyorum. Sizler de bizler de birer emekçiyiz. Hepimiz birer emekçiyiz. Bugün burada sizleri sendikamızda sizi ağırlamaktan onur duyuyoruz. Daha önce değişik mekanlarda bir araya geldik ama bugün böyle işçilerin emeğiyle oluşturulmuş bir işçi evinde, sendikasında bir araya gelmek ayrı bir mutluluk tabii ki. Sizleri burada görmek, dostlarla olmak, sohbet etmek, dertlerimizi sizlerin kanalıyla aktarmak bizim için çok değerli ve kıymetli.

“Deprem sürecinde sendikal örgütlenmenin önemini görmüş olduk”

Maalesef ülkemizde ondan fazla ilimizi kapsayan ağır bir deprem felaketi yaşandı. Öncelikle vefat edenlere başsağlığı, ailelerine de başsağlığı diliyorum. Yaralılara Allah'tan acil şifalar diliyorum. Tüm ülkemize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tabii bu bölge tekstil anlamında da üretimin yoğun olduğu bir bölge. Tekstilin neredeyse üçte biri bu bölgede üretilmekte. Bölgede vefat eden üyelerimiz oldu. Yaralanan üyelerimiz oldu. Bu nedenle depremin gerçekleştirdiği ilk günün akşamı genel merkezimizde bir ekip kurarak hızlıca yola çıktık. Üyelerimizin daha da yoğun yaşadığı Malatya iline buradan acil ihtiyaç maddesi ne varsa onlarla araçları doldurarak hızlıca ekibimizi gönderdik. Ekibimiz ertesi sabah anca Malatya'ya ulaşabildi. AFAD'la da koordine oldu.

İşverenlerimizle görüştük. Fabrikalarımızı açtırdık. Çünkü o an biliyorsunuz hava çok soğuk, kar yağışı vardı. İnsanların ilk önceliği barınma ihtiyacı ve ısınma ihtiyacı vardı. Bunlara en kolay ulaşabilecek yer fabrikalardı. Sağ olsun bütün işverenlerimiz bizi kırmadılar. Beraber koordine olduk ve fabrikalarımız üyelerimizin barınma ihtiyacını karşılamak için açıldı. Deprem felaketinin yaşanması hepimizi çok üzdü. Ama burada aslında sendikal örgütlenmenin de önemini görmüş olduk. Ortaya çıkmış oldu. Elimizde iletişim bilgileri olduğu için tüm üyelerimizle iletişim haline geçtik. İhtiyacı olanı, barınma yeri olmayanı hızlıca fabrikalarımıza getirilmesini sağladık.

Konteyner şehirlerin oluşturulmasında yine işverenlerimizle beraber katkılar verdik. Uluslararası arenaya biz de çağrılar yaptık. Özellikle uluslararası markalara. Bu insanların önce geçici barınmaya ihtiyaçları var. Daha sonra kalıcı barınma yerleriyle ilgili de çeşitli projelerle inşallah katkı vermeye devam edeceğiz.

“Bu ülkenin yerli ve milli bir sektörüyüz”

Deprem sonrasında ekonomik sıkıntılarla mücadele ediyoruz. Özellikle tekstil sektörü bu anlamda gerçekten şu an çok sıkıntılı süreçler yaşıyoruz. Tekstil sektöründe ihracat gerilemesi var. Biz 20 milyar dolar ihracatla bu ülkeye para getiren bir sektörüz. Bunu gururla söylüyoruz. Gerçekten bu ülkenin yerli ve milli bir sektörüyüz. Montaj değiliz. Pamuktan tutun, taşımaya nakliyeye, son ürüne kadar nihai ürüne kadar yerli ve milli bir üretim içerisindeyiz. Bir yerden bir şey alıp satmıyoruz. Ona katma değer katarak satıyoruz. 1,5 milyona yakın kişinin direkt çalıştığı bir sektörüz. İstihdama inanılmaz katkılar veriyoruz.

“Öz İplik İş Sektörün markalaşmasını gündeme getiren ilk sendikadır”

Sektör maalesef şu anda yavaş yavaş bir darboğaza giriyor. Bunun tabii birçok sebebi var. Özellikle uluslararası markalara üretim yapıyoruz biz. Fason üretim yapmanın maalesef sancılarını bugün üretimin azaldığı noktada yaşamaya başladık. Çünkü önceden markalar siparişlerini daha ucuz ve uygun yerlere taşıyordu. Bugün markalar yavaş yavaş bu ülkeden gidiyor. Her platformda dillendiriyoruz, haykırıyoruz. Biz bu markaları tutmamız gerekiyor. Çünkü biz markalaşmadık. Ana temel konumuz markalaşmaydı. Markalaşmamız gerekiyor. Çünkü bugün markalar daha ucuz ülkeye üretim yaptırmaya başladılar. Ama bizim ana bir markamız olsaydı ya da biz bizde olsaydı o markalar, biz bugün bu kararı verecektik ve bu sıkıntıları çekmeyecektik. Ama hala çok geç kalmış değiliz. Buradan sizler kamuoyuyla tekrar sesleniyorum. Bizim hızlıca markalaşmamız gerekir. Çünkü biz çok nitelikli işler yapıyoruz tekstilde kendi sektörümüzde. Biz kaliteli ürünler yapıyoruz. Biz teknik tekstil yapıyoruz. Türkiye tekstil işçisi çok kalifiye bir işçi. Bir ürünü zamanında kaliteli bir şekilde yapıp yetiştirebiliyoruz. Ama bunu marka desteğiyle desteklemiyorsanız belli bir süre sonra diğer ülkelerde de işçiler o kalifikasyona ulaştıklarında artık sizin rakibiniz belli bir süre sonra eğer ki daha ucuz iş gücü varsa artık sizden o markalar ve ürünler gitmeye başlıyor. Türkiye maalesef şu an için bu durumda.

“Vergi dilimleri konusu artık canımızı yakar boyuta geldi”

Geçtiğimiz hafta itibariyle sizlerle paylaştığımız vergi dilimleri konusu artık canımızı yakar boyuta geldi. Gerek dolaylı vergiler, gerek ücretlerden alınan direkt vergiler. Şimdi direkt vergilere baktığımız zaman asgari ücretteki artış oranıyla, vergilerdeki artış oranının dengesizliği, vergilerdeki makasın daha fazla açılmaması bizleri kazançlarımızdaki vergi yükünü arttırıyor. Önceden biz iş yerlerinde çalışırken 11’nci veya 12’nci aylarda ikinci vergi dilimine geçiyorduk. Şimdi 5’inci aydan itibaren geçmeye başladık. Yani biz burada altı ay daha fazla ikinci dilimden vergi ödüyoruz maalesef.

O yüzden buradaki vergi, adaletsizliği bir an önce sağlanmalıdır. Şimdi son dönemlerde dolaylı vergilere de artış var. Üretimdeki emekçinin sırtındaki vergi yükü çok ağır maalesef. Buna bir an önce muhakkak ki müdahale edilmeli. Tabii ki bunun handikapları ya vergiyi arttırdık, daha çok vergi alacağız mantığıyla bakılabilir ama bu kayıt dışını teşvik eder kimse kayıt içinde kalmak istemez. Çünkü biz tekstil sektöründe zaman zaman sezon yoğunluğu yaşıyoruz. İşçiler fazla mesai yapıyorlar. Kazançlarını da arttırıyorlar. Ama artık resmiyette buradaki kazançların büyük bir kısmı vergiye gittiği için maalesef sektör elindeki dinamizmden de vazgeçmek zorunda kaldı. O yüzden emeğin üzerindeki vergi yükleri bir an önce azaltılmalı, adil bir vergi dilimine geçilmeli. Çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az vergi alınsın.

Bakın biz bir ürün satmıyoruz. Bizim ürün satıp da vergi aldıklarından bir farkımız var. Biz emeğimizle bir ürüne katma değer katıyoruz. Ve onu başka bir ürün haline getiriyoruz. Yani katma değeri yüksek işler yapıyoruz. O yüzden bu anlamda tekrar sizler kanalıyla bu şikayetimizi iletmiş oluyoruz.

Bir diğer konu da biliyorsunuz ki bu vergiyle ilgili biz kazancımızı artık lükse vesaire hiçbir yere harcamıyoruz. Biz kazancımızı zorunlu ihtiyaçlarımıza harcıyoruz. Şirket harcadığını gider olarak gösteriyor. Ve vergisinden düşüyor. Peki biz niye düşemiyoruz? Bu kadar ağır vergi yükünde altında ezilirken bu zorunlu harcamalarımızın da yükü tekrar omuzlarımıza biniyor.

Asgari ücret vergiden arındırıldı. Tamam doğrudur. Ama biz sendikalı, toplu sözleşmeli işletmeliyiz. Biz asgari ücretin üzerinde toplu sözleşmeler yaptığımız için bir nebze yaptığımız toplu sözleşmeyle aldığımız haklar daha da hızlı vergiye gidiyor. Yani toplu iş sözleşmeli yerler cezalandırılmış oluyor.

 “Örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır”

Biz sizler vasıtasıyla sesimizi defalarca duyurduk. Ama ona rağmen sendikal örgütlenmenin önündeki baskılar devam ediyor. Mesela şu anda Anadolu'da bir yerde örgütleniyoruz. Maalesef işveren 15 arkadaşımızı birden sendikal örgütlenme var diye işten çıkardı. Bu anlamda biz eylemlerimizi, basın açıklamalarımızı yapıyoruz. Ama hiçbir denetim yok. Yani buradan Çalışma Bakanlığı bu konunun üzerine gitmeli. Çünkü insanlar örgütlenme özgürlüğünü kullandı diye, emekçiler sendikasına üye oldu diye cezalandırılmamalı. Tamam yasa, hukuk, yargı mahkeme birçok alan var ama maalesef burada süreçler de çok uzun. Biliyorsunuz ki bu mekanizmaları hızlandırmak için ara buluculuk süreci geldi. Fakat ara buluculuk süreci daha da vahim. Ara buluculuk süreci maalesef bir pazarlık sürecine dönüştü. O anlamda da özellikle bu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

“Devlet, sendikalar, işverenler oturalım, bu sektörün kurtulması için gerekenleri yapalım”

Sgk verilerine göre, nisan ayı itibariyle tekstil ve hazır giyimde istihdam kaybı 133 bin 922 kişidir. Bunun bir kısmı deprem nedeniyle, bir kısmı EYT nedeniyle oldu ama onların çoğu işbaşı yaptılar. Gerçek anlamda istihdam kaybı her hâlükârda 100 binin üstündedir.  Yine SGK verilerine göre tekstil ve hazır giyimde 10-99 kişi çalıştıran 604 işyeri kapanmış. Yeni kurulanların çok büyük bir kısmı 1-9 kişiden oluşan mikro işletmeler. Yani eline sipariş gelirse üretim yapacak, yoksa çalışmayacak. Yılın ilk 6 ayında ihracat yüzde 7,4 düştü. Türkiye’nin cebine 6 ayda 1 milyar 368 milyon dolar daha az para girdi.

Öz İplik İş Sendikası olarak, ülkemize her yıl 20 milyar dolar kazandıran bir sektörün emekçileri olarak, uyarıyoruz. Ortada bir sıkıntı var, emekçinin sırtına yükleyerek de çözülemeyecek bir sıkıntı. Emekçinin hakkını gerçek anlamda vererek bu sürece müdahale edilmeli.

Habere ait görseller

Yücetepe Mahallesi Akdeniz Caddesi No:19 Çankaya / ANKARA

Tel: +90 312 232 06 07 (Pbx) Fax: +90 312 231 99 95

wwww.oziplikis.org.tr e-mail : oziplikis@oziplikis.org.tr

SENDİKAMIZ ÜYESİDİR